Ütopya Distopya Nedir?
Ütopyalar üzerine görüşler iki biçimdedir; bir kısmı özendirici ve istenen nitelikte, diğer bir kısmı ise korkutucu ve ürkütücü ütopyalardır.
Ütopya, aslında olmayan ve bugün gerçekleşmesi imkânsız ideal toplum tasarımlarıdır. Thomas More’un 1516’da yazdığı Utopia isimli kitabı birçok açıdan ideal devletin nasıl olacağını belirttiği Platon’un Devlet adlı eserine dayanır. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; çalışanlar (çiftçiler, zanaatkârlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler (bilginler özellikle filozoflar).
İşçi sınıfı, çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçi sınıfı, toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yönetici sınıfı ise devleti yönetir. Bu toplumda her sınıfın bir erdemi vardır. İşçi sınıfının erdemi kanaatkâr olmak, bekçi sınıfının erdemi cesaret, yöneticilerin erdemi ise bilgeliktir.
Distopya ise olumsuz ütopyadır. Totaliter ve baskıcı toplumları ifade eder. George Orwell 1984 adlı eserinde despotizmin egemen olduğu bir dünyayı tasvir eder. Bu ütopyaya göre, dünya eşit güce sahip üç bloğa ayrılmıştır. Yönetenler tek egemen güçtür. İnsanlar yöneticilerin korkusu ile sinmiş, özgürlükler kaldırılmış, ahlâki ve insani duyguları yok edilmiş, düşünme ve
düşündüğünü söyleme yasaklanmış, yaşam tüm güzelliklerini yitirmiştir. Hiç kimse birbirine güvenememektedir, çoğu kişi casustur. Bireylerin kişilikleri tamamen silinmiştir.
Bu yazı SEİS AKTUEL DERGİSİ 1.sayısından alıntıdır.